Michelangelo Buonarroti, 6 Mart 1475 tarihinde, İtalya’da, Floransa’nm güneyindeki Caprese Şehri’nde dünyaya geldi. Babasının adı Ludovico Buonarroti Simoni, annesininki Francesca di Neri’dir.
Michelangelo’yu, bir taş yontucusunun karısı emzirdi. Çocukluğunda çekiçler ve taşçı kalemleriyle oynardı. Büyüdükten sonra heykelciliğe, bu oyuncaklardan ötürü heves duyduğunu söylerdi.
1488’de, babası tarafından Floransa’da ressam Ghirlandaio’nun atölyesine verildi. Burada, kendisinin en güçlü yanını meydana getirecek olan fresk (duvar resimleri) yapmayı öğrendi. Niyeti taş kitlelerini dile getirecek, gerçek bir heykeltraş olmaktı.
Tesadüf onu Lorenzo di Medici ile karşılaştırdı. Floransa Dukası olan Medici, Michelangelo’nun zeka ve sanat kabiliyetine hayran oldu. Onu sarayına aldı, çocuklarıyla tanıştırdı. Geleceğin dahisi gerçek bir evlat muamelesi gördü. Dukanın çocuklarıyla birlikte, Medicilerin Piazza San Marco’da kurmuş oldukları, ünlü «Bahçe Okulu»na devam etti. Eski dönemlerden kalma sanat eserlerini tanıdığı gibi, zamanın önde gelen filozof, fikir adamı, bilgin ve sanatçılarıyla tanışıp onlardan yararlandı.
Masaccio’nun resimleri, onda resim yapmaya karşı heves uyandırdı. Saray cerrahıyla morga giderek insan anotomisi üzerinde bilgi edindi. Michelangelo, Medicilerin sarayında üç yıl kalabildi. 1492’de Lorenzo ölünce buradan ayrıldı. Venedik’e ve Bologna’ya gitti. Gianfrancesco Aldovrandi’nin konuğu olarak bir yıl kadar bu şehirde kaldı. 1495’de Floransa’ya döndü. Dinsel konular ve mitolojiyi işliyordu. «Uyuyan Aşk İlahı» adlı heykel, Kardinal Riaria’nın eline geçince, onu Roma’ya davet etti. 1496 – 1501 yıllarında Roma’da kaldı. Bu şehirde eski Roma ve Grek heykellerini inceledi. «Sarhoş Baküs» ve Vatikan için yaptığı «Pieta»da zarafet endişesi, donuk ve tutucu bir üslup görülür.
1501’de Floransa’ya davet edildi. Kendisine Santa Maria del Fiore Kilisesi’nin avlusunda yatan kocaman bir mermer blok gösterildi. 40 yıl önce heykelci Agostino di Duccio bundan «Davud» heykeli yapmak istemiş, fakat işe başlarken bırakmıştı. Sonraları hiçbir haykelci, Carrara ocaklarından getirilmiş bu mermere, ziyan etmek korkusuyla, elini sürememişti. Michelangelo’ya iki yıl süre tanımışlardı. Fakat o dört yıl uğraştı ve ortaya 7 metre boyunda bir şaheser çıkardı. «Davud», o kadar çok beğenildi ki, Leonardo Da Vinci, Botticelli, Filippo Lippi, Perugino ve Piero di Cosimo’dan oluşan bir jüri tarafından şehrin en önemli yerine diktirilmesi uygun görüldü. Ve böylece Palazzo della Signoria’nın önünde duran, ünlü heykelci Donatello’nun yaptığı «Judith» adlı heykel kaldırıldı ve onun yerine yerleştirildi.
1505 yılının Mart ayında Papa ikinci Giulo, Michelangelo’yu Roma’ya çağırttı. İsteği, kendisine muhteşem bir anıt mezar hazırlatmak, adını yeryüzünde ebedileştirmekti. 1505’te ikinci defa Roma’ya geldi. Gerekli mermeri seçmek üzere taş ocaklarının bulunduğu Carrara’ya gitti. Musa’nın heykelini yapma fikri burada akına geldi. Giulio’nun mezarına, esas motif olarak Musa’yı koyacaktı. Roma’ya dönünce Sistina Kilisesi’nin duvar ve kubbelerini, dinsel fresklerle süsleme işini kendisine verdiler. Mezar işi geri kalmıştı. Önce kızıp Floransa’ya döndü. Papa’nın ısrarlı davetleri üzerine, iki yıl sonra Roma’ya gelip meşhur fresklere başladı. 14 x 40 metre genişliğindeki tavana tam 4 yıl uğraşarak bir şaheser yarattı. Önce yardımcılarıyla işe girişti. Beceriksizlikleri yüzünden hepsini kovdu. Bir deli gibi kiliseye kapandı; kapılan kilitledi. Tek başına, iskelelere tırmanıp resimleri tamamladı.
Bu çalışma tarzı son derece güç, adeta öldürücü bir işti. Fresk tekniğinin gerekleri çok ağırdı. Boya, duvar yaşken vurulmalıydı. Sıva üzerinde fırçanın yürümesi zor oluyor, fazla kuvvet sarf etmeyi gerektiriyordu. İskele tavana çok yakın olduğu için, çoğu zaman sırt üstü yatıp çalışmaktan her tarafı yaralar, ağrılar içinde kalıyordu. Tam anlamıyla delicesine bir çalışmaydı. Kilise törenle halka açıldığı zaman içeri girenlerin yalnız iki çeşit tepkisi oldu: Hayret ve korku… Gördükleri şey, güzelliği bakımından herkesi hayrete düşürüyordu. Bir insanın elinden çıkması imkansız olan görünüşü bakımından da korkutuyordu. Michelangelo’yu şeytanın ta kendisiymiş gibi görüyorlardı. Papa bile bu kadarını tahmin etmediği için şaşırmıştı.
1513’te Papa öldü. Giulio’nun mezarı yeniden ele alındı. Fakat, Michelangelo birçok sipariş aldığı için bu işe başlayamadı. Ancak 1544’te «Musa» adlı görkemli heykeli tamamladı. Heykelin, aslında cansız bir mermer olduğuna Michelangelo bile inanmak istemedi. Ruh kuvvetini, madde gücü halinde o kadar mükemmel canlandırmıştı ki, eseri bittikten sonra çekiciyle heykelin dizine vurmuş ve:
— «Konuş» diye haykırmıştı!
Sanatçı artık şöhretinin zirvesine ulaşmıştı. Papaların gözbebeğiydi. San Lorenzo Kilisesi’nin dış cephesi projesini, Medicileri aile mezarlığı için heykellerini yaptı. Medicilerden Papa olan elemente VlI’nin isteğine uyarak hazırladı. Michelangelo çok yönlü bir sanatçıydı. Şiirleri, mektupları, düz yazıları, resimleri, heykelciliği ve mimarlığı vardı. 1547’de ünlü San Pietro (Sen Piyer) Kilisesi’nin kubbesini yapmış; içini resimlerle süslemiş, Floransa ve Roma’daki birçok önemli bina için plan ve projeler çizmiştir. Papalar, İmparatorlar, prensler ve şairler tarafından çeşitli şekillerde taltif edilmiş; sanatçıların bazıları tarafından kıskançlıkla dahi olsa takdir edilirken, bazıları tarafından ise nefret edilmiştir.
1555’te, ancak 10 yıl sonra tekrar ele alacağı ve tamamlamadan öleceği «Pieta» isimli heykel grubuna başladı. «Hiçbir düşüncem yoktur ki ölüm fikriyle şeklini bulmuş olmasın» diyen büyük sanatçı 18 Şubat 1564’te, 89 yaşında öldü. Floransa’da Santa Croce Kilisesi’nde, Dante Anıtı’nın yanına gömüldü.